Şiir Kırıkları
İkbal Mirza
Sırderya’ya buzdan uzun köprü yaptı
Tanrım.
Ben vuslattan umudumu kesmişim.
***
Ağaç dallarında son yaprak
İlkbahara dek asılı kaldı
Madalya gibi.
***
Sokakta
sana mektup yazıyordum.
Ellerini açıp
Dilenci geldi.
***
Ben ona uzun uzun bakakaldım,
Gayet insana benziyordu o.
***
Rüzgar gibi geldi.
Rüzgar gibi gitti.
Titremekle kaldı yürek.
***
Yol çantama
Nevai’yi koyuver!
Ben uzağa gidiyorum.
***
Çocukken kuşların dilini biliyordum,
Şimdi hayvanların dilini bile anlıyorum.
***
Dorman -
Edebiyatın ormanı.
Bülbülleri arıyorum.
***
Kadiri’yi gören,
Çolpan’ı gören,
Osmanları gören ıhlamur ağacı duruyor,
Hiç bir şey görmemiş gibi.
***
O kadar garip idi ki
Haddinden fazla büyük görünüyordu
Madalyası.
***
Ben geldim, dedi o.
Aklı kendinde değildi.
***
Kimde elemin var?
Kimde öcün var?
Neden bu kadar uluyorsun
Hokand rüzgarı?
***
Taşkent’e kadar uçakta,
Hüda ile beraber geldim.
***
Gözlerinde
Kendimin
Aksini gördüm.
***
Gözlük
Kelebekler gibi
Kondu burnuma.
***
Her şey var! - dedi o
Her
Şey.
***
Ben şairim! – diye
Yırtınıyordu o.
***
Nevai’nin gözlerine
Kıyamette
Nasıl bakarız?
***
Var olduğunu bilseydim
Bu hayata gelmezdim.
***
Senden mektup geldi
Artık okumaya gerek kalmadı.
***
Kalbimin etrafında
yine tek başıma kaldım.
***
Ağabeyimle sıkı dost idik.
Sonra o zengin
Oldu.
***
Sen gelme,
Ben kendim gelirim
Bahar!
M.Yoldaşev çevirdi.