21.02.2025



 


Şiir Kırıkları

İkbal Mirza

Sırderya’ya buzdan uzun köprü yaptı

Tanrım.

Ben vuslattan umudumu kesmişim.

***

Ağaç dallarında son yaprak

İlkbahara dek asılı kaldı

Madalya gibi.

***

Sokakta 

sana mektup yazıyordum.

Ellerini açıp

Dilenci geldi.

***

Ben ona uzun uzun bakakaldım,

Gayet insana benziyordu o.

***

Rüzgar gibi geldi.

Rüzgar gibi gitti.

Titremekle kaldı yürek.

***

Yol çantama

Nevai’yi koyuver!

Ben uzağa gidiyorum.

***

Çocukken kuşların dilini biliyordum,

Şimdi hayvanların dilini bile anlıyorum.

***

Dorman -

Edebiyatın ormanı.

Bülbülleri arıyorum.

***

Kadiri’yi gören,

Çolpan’ı gören,

Osmanları gören ıhlamur ağacı duruyor,

Hiç bir şey görmemiş gibi.

***

O kadar garip idi ki

Haddinden fazla büyük görünüyordu

Madalyası.

***

Ben geldim, dedi o.

Aklı kendinde değildi. 

***

Kimde elemin var?

Kimde öcün var?

Neden bu kadar uluyorsun

Hokand rüzgarı?

***

Taşkent’e kadar uçakta,

Hüda ile beraber geldim.

***

Gözlerinde

Kendimin

Aksini gördüm.

***

Gözlük

Kelebekler gibi

Kondu burnuma.

***

Her şey var! - dedi o

Her

Şey.

***

Ben şairim! – diye

Yırtınıyordu o.

***

Nevai’nin gözlerine 

Kıyamette

Nasıl bakarız?

***

Var olduğunu bilseydim

Bu hayata gelmezdim.

***

Senden mektup geldi

Artık okumaya gerek kalmadı.

***

Kalbimin etrafında

yine tek başıma kaldım.

***

Ağabeyimle sıkı dost idik.

Sonra o zengin

Oldu.

***

Sen gelme, 

Ben kendim gelirim

Bahar!


M.Yoldaşev çevirdi.