Bugün Özbekistan Cumhuriyeti sınırları içinde
kalan ve tarihi kervan yollarının kesiştiği bölgede yer alan şehrin geçmişi
oldukça eskidir. Şehrin ne zaman kurulduğu hakkında bir bilgi bulunmamakla
beraber buranın adının 10. yüzyıl Arap coğrafyacılarının eserlerinde geçmesi
tarihinin daha da eskiye indiğini gösterir. Tarihi 2 bin yıl öncesine kadar
uzandığı tahmin edilir. Hokand hakkındaki ilk yazılı belgeler M.Ö. 2. yüzyıla ait
Çin kaynaklarıdır. Arap
kaynaklarında ise 10. yüzyıldan sonra yazılan eserlerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin,
10. yüzyılda yaşamış İslam coğrafyacısı ve gezgin İbrahim bin Muhammed el-İstahrî (vefatı: 957. Semerkand)’nin “Kitab
el-Mesalik ve’l Memalik” (919 y.) ve İbn
Havkal’ın “Suret el-Arz” (970) adlı eserlerinde Huvakend (veya Hukend, Hokend), olarak geçmektedir. Mutahhar bin Tahir el-Makdisi (v. 966) eserlerinde Havakand, Huvakand olarak geçmektedir. İbrahim bin Muhammed el-İstehrî Hokand
hakkında şöyle anlatmaktadır: Hocand’dan
Fergana’nın baş şehri olan Ahsıkent’e gitmek isterse, o Kand’dan Soh’a, bir
menzil ve Soh’tan Huvakend’e kadar büyük menzil, Huvakend’den Ahsıkend’e kadar bir
menzil yürmesi gerekir.
Yazarı bilinmeyen “Hudud al-Alem” (983) adlı eserde Huvakend, Riştan ve Zendermi şehirlerinin ahalisi
yoğun olup, ekinlik toprakları çoktur, diye Hokand hakkında bilgi
vermektedir. Bundan Hokand şehrinin 10. yüzyılda Maveraünnehir dışında da malum
olduğu anlaşılmaktadır. Yâkut el-Hamevî ise (ö. 626/1229) Hokand’ı müstakil bir
başlık altında almasına rağmen herhangi bir açıklayıcı bilgi vermez, yalnız
burada yetişen bazı âlim ve ediplerden söz eder.
12. yüzyılda yaşayan tarihçi, “Tac el-İslam” diye anılan Abdulkerim as-Sam’anî (d.1113 -
v.1167)’nin “Kitab el-Ansab” adlı eserinde Hokandlı alimler hakkında şöyle
bilgi verilmiştir: Ebu Tayib Tahir
Hokandi ibn Muhammed Huvakandî
el-Mahzumî Mevaraünnehirdeki meşhur yazarlardandır. Samarkand’da yaşamış Hicri
501 (M.S. 1107) yılında vefat etmiştir. Kabri Çakerdize mezarlığının es-Seadet
türbesinin karşısındadır. 13. yüzyılın sonu 14. yüzyılın başlarında yaşayan
Cemal Karşî’nin “Mulhakat es-Surah”
(as-Surah’a ilave) adlı eserinde Fergana vadisinde bulunan önemli yerleşim
merkezlerini kayda geçirmiştir. “Hovkand
yakınında İmam Hüseyin’in torunu İmam Abdullah ibn Ali’nin kabri” olduğunu de
belirtmiştir.
Şehir hakkındaki ilk Çin kaynakları M.Ö. 2. yüzyıla aittir. İlk
kaynaklarda şehir adı Guyşan, Huhan, Hohan şeklinde geçmektedir.
Mezkur kaynaklardaki Hokand’la ilgili bilgiler Çin diplomat ve gezgini Çjan Szyan günlüğünde de yer almıştır.
Çjan Szyan M.Ö. 138 yılında Fergana bölgesinde yer alan eski Davan devletine
seyahat etmiştir. Hokand hakkında, şehrin insanları hakkında, yerleşim şekli ve
geçinme şartları hakkında yazmıştır. Şehir adı onun günlüğünde Kangha,
Guyşan, Huhan, Hvokin olarak
kaleme alınmıştır. Hokand şehrinin Davan devleti sınırları içindeki 70 şehirden
biri olduğu vurgulanır. Davan devletinin yönetim merkezi olduğu ve Çanan
sınırından 12500 Li mesafede olduğunu yazmıştır. Bunun dışında, Çin’den
Hindistan’a giden kervan yolu üzerinde olduğunu da belirtmiştir. Rus tarihçisi
N.Y. Biçurin Huhan olarak yazılan
şehir şimdiki Hokand şehrine tekabul ettiğini yazmıştır. (Бичурин: 1950, 196)
Hokand tarihi hakkında tarihi belgeler dışında arkeolojik kazılarda
bulunan eşyalar da oldukça ilginç bilgileri sunmaktadır. Hokand kalesinin iç ve
dış alanlarında 1956 ve 1996 yıllarında ünlü arkeolog G.P.İvanov öncülüğünde
kapsamlı kazı işleri gerçekleştirilmiştir. Bu kazılarda elde edilen malzemeler
şehir tarihinin milat öncesine kadar uzadığını kanıtlar niteliktedir.
HOKAND, HOKAND-I
LATİF VE HOKANDLILAR
Hokand sözcüğünün
etimolojisi hakkında çeşitli tahminler vardır. Bazı kaynaklarda Hokand sözünün anlamı “Yüksek tepedeki
şehir”, “Rüzgarlı şehir”, “Hular şehri (hu/ku kabilesinin yeri)”, “Havası hoş
şehir”, “Hub şehir” gibi açıklamalar da bulunmaktadır. Halk arasında aslının Hök-kand (Yaban domuzu
şehri) olduğu da söylenir. Armin Vambery ise bu adın Farsça “İyi, güzel şehir”
anlamında ‘Hubkand’dan (Hûb-Kand) geldiğini ve halk dilinde zamanla Hokand’a
dönüştüğünü yazar (Poujol: 2013). Rus kaynaklarında şehir adı
herhangi bir açıklama yapılmaksızın Kakand
olarak geçmektedir. Özbekler şehri Qo’qon
(Kokon, Kokan) olarak talaffuz ederler ve yazarlar. Şehir edebi eserlerde “Hokand-ı Latif” olarak adlandırılır.
Latif sözlüklerde “Yumuşak,
hoş, ince, güzel” olarak açıklanır. Havası hoş, insanları
misafirperver, doğası güzel olan bir şehir diye tarif edilmiştir. Latif
sıfatıyla anılan Hokand dışında bir şehir yoktur.
Hokand halkı misafirperverlikte meşhur seyyah
ve coğrafya âlimi İbn-i Havkal’ın tarif ettiği özelliklere sahip, cömert bir
halktır: “Mâverâünnehr halkı cömertlikte tek bir evin fertleri gibidir. Bir
adam diğerine misafir olunca, adetâ kendi evine gelmiş gibi olur. Ev sahibi
evine gelene karşı asla kötü davranmaz. Üstelik, daha önce misafirinin bir
iyiliğini görmediği ve ondan bir mükâfat beklemediği hâlde, cömertçe onun
ihtiyaçlarını karşılamak için bütün gayretini sarfeder.”
(ehlisunnetbuyukleri.com) Aradan onca zaman geçmesine rağmen değerler hiç
değişmemiştir. Bugün de Hokand halkı misafire “Tanrı Misafiri”, “Ata-i Hüda”,
“Sırr-ı Hüda” gözüyle bakarlar. “Méhman atangdan(dey) uluğ” diye misafire
ikramda bulunurlar.
HOKAND HANLIĞIIN
TARİHİ VE MİMARİSİ
Şehir 13. yüzyılda Moğullar tarafından yıkılmştır. Bu bozgundan sonra
18. yüzyıla kadar Hokand küçük bir kasaba olarak kayıtlara geçmiştir.
Hokand Hanlığı, 1709-1876 yılları arasında
başşehir Hokand olmak üzere Fergana bölgesinde hüküm süren bir devlettir.
Hanlığın kurucusu Şâhruh Han Özbeklerin Ming boyuna mensuptur. Bu boy, Abdullah
Han zamanında (1583-1598) Tobol ve İrtiş yöresindeki eski yurtlarını bırakarak
Fergana’ya göç etmiştir. Şeybânîlerin 1007’de (1599) ortadan kalkmasının
ardından Doğu Türkistan’da ve daha sonra Sirderya’nın kuzeyinde Çadak’ta ikamet
eden Hoca ailesi Fergana bölgesinde idareyi ele geçirip ülke topraklarını
aralarında taksim etti. Şâhruh Han, Hoca ailesinin hâkimiyetine son vererek
merkezi Hokand olmak üzere Fergana Hanlığı veya Hokand Hanlığı adıyla bilinen
Özbek Devleti’ni kurdu (1121/1710).
1709 yılında Hokand hanlığı kurulduğunda 1711 yılında Eskikorgan
kalesinin bulunduğu meskende şimdiki Hokand şehrinin temelleri atılmış ve
savunma duvarları, şehir kapıları yapılmıştır. 1732 yılında Abdurehimbiy şehri
hanlığın baş kenti ilan etmiştir. Şehir kayıtlara bu dönemden sonra Hokand, Kokand, Kokan olarak
geçmiştir.
Şehrin büyük bir kısmını kaplayan tahkimat duvarları ve 12 tane büyük
kapısı vardı. Kapılar Hocand, Gazıyaglık, Kuduklık, Sermazar, Nemengen, Çimyan,
Soh, Margilan, Riştan, Möy-i Mübarek, Katagan, İsfere şehirlerine giden yol üzerine
kurulmuştur. Bu şehirler aynı zamanda Hokand hanlığının yönetim bölgelerini de
oluşturmaktaydı. Yani Hokand hanlığı adı geçen şehir adlarıyla belirlenen
bölgelerden oluşmaktaydı.
Şehirde medrese, cami, türbe, kervansaray, köprü ve diğer monumental
(muazzam) inşaatlar Orta Asyanın eski şehirlerindeki mimari özellikleri esas
alarak yapılmıştır. Hokand’daki büyük mimari abideler içinde Medrese-i Mir adıyla meşhur olan
Narbotabiy Medresesidir (1798). Dehme-i
Şahan Külliyesi (1825), Hüdayar Han
Ordası (19. yüyılın 2. yarısı) Büyük
Cami (19. yüzyılın başı), Kadı Kamal
Medresesi ve diğerleri günümüze kadar ulaşmıştır.
Tarihi belgelere göre Hokand Hanlığı döneminde (1709-1876) şehirde yedi
saray-külliye yapılmıştır. İç ve dış savaşlar sonucunda altı tanesi günümüze
kadar ulaşmamıştır. Seyyid Muhammed Ömer
Han tarafından kurulan Zerrin Saray
adıyla meşhur saray da 1842 yılında Hokand – Buhara savaşında yıkıldığı
kaynaklara geçmiştir. Rus subayı ve etnografı Vladimir Petroviç Nalivkin “Краткая история Кокандского ханства” (Казань, 1886) adlı eserinde
Zerrin Sarayı genişçe anlatmıştır. Medeli Han’ın devlet adamlarını bu sarayın
selamlık salonunda ağırladığı ve Buhara Emiri Nasrullah Han tarafından Medeli
Han’ın aynı sarayda katletilğini belirtmiştir. Hüdayar Han ordası yedinci
saray-külliye olup onun da büyük bir kısmı yıkılmış ve yok olmuştur. Günümüzde yapıldığında
mevcut olan 119 odadan sadece 19 odası kalmıştır.
Hüdayar Han saray-külliyesinin yapımı 19. yüzyılın ellili yıllarında
başlamıştır. Baş mimar olarak Mir Ubeydullah Muhendis Hokandî tayin edilmiştir.
Bununla birlikte Usta Abdullah Raşidanî, Muhammed Turdiali, Usta Fazılhoca,
İsavî Mahsum, Mulla Ahmed Damulla, Muhammed Alim gibi dönemin ünlü ustaları da
saray yapımında çeşitli görevleri üstlenmişlerdir. Edebiyatlarda mimari açıdan
Türkistan’ın üç muhteşem külliyesi ayrıca itiraf edilir. Hive’deki İçan Kale, Buhara’daki Ark ve Hokand’daki Hüdayar Han sarayı.
1887
yılında Hokand şehrine gelen Fransız
araştırmacı Mary Burton’un “Paris’ten Semerkand’a kadar” adlı eserinde Hüdayar
Han sarayının süslemelerini en ince detayına kadar anlatmıştır.
“Vambery 1863’te gördüğü Hokand’ı pek büyük bir şehir olarak anmaz. Ancak
güney kesiminde hanın oturduğu sarayın bulunduğunu ve etrafının surla çevrili
olduğunu, kuzey kesimin açık, etrafının ağaçlarla ve bahçelerle kaplı olup
sadece dört caminin taştan yapılmış bulunduğunu yazar.” (Poujol: 2013, 218)
HOKAND HANLIĞI VE ETNİK YAPISI
Hokand Hanlığının etnik yapısı Özbek, Tacik, Kırgız, Uygur, Karakalpak
ve diğer Türk kavimlerinden oluşmuştur. Özbeklerin Türk, Ming, Kıpçak, Kurama,
Yüz, Nayman gibi boyları Hokand ahalisinin çoğunluğunu teşkil etmekteydi. Bu
boylar Özbek halkının konsalidasyonunda önemli olmuştur.
Etnografik kaynaklarda Fergane vadisinde yaşayan Tacikler iki guruba
ayrılır: Fergana vadisinde yaşayan Tacikler ve Dağlı Tacikler. Tacikistan’ın
dağlı bölgelerinde yaşayan Tacikler Mestçah, Karategin, Dervaz, Kölab, Hisar
bölgelerinden Hokand’a göç eden Taciklerdir. Niyaz Muhammed’in “Tarih-i
Şahruhi” adlı eserinde 19. yüzyıl başlarında Hokand Hanı Alim Han ordusunda 6
bindan fazla dağlı Tacik savaşçılarının olduğu yazılmıştır.
Tarihçilerin belirttiklerine göre, Tyanşan dağlarının küzeyinde yaşayan
Kırgızların büyük bir kısmı Fergane bölgesine 17. ve 18. yüzyıllarda
yerleşmişlerdir. Kırgızlar Hokand Hanlığına tabe olup bölgenin iktisadi, askeri
ve medeni hayatında aktif rol oynamışlardır.
19. yüzyılda Doğu Türkistan’daki Uygurların Çin feodallarına karşı
ayaklanmaları ard-arda yenilgiye uğradıktan sonra Uygur aileleri Fergana
vilayetine göç etmeye başlamışlar ve Hokand Hanlığında 300 bine yakın Uygur
ailesi yaşadığı kayıtlara geçmiştir. Araştırmacı İ.V.Zaharova 1860 yılına kadar
Hokand sınırları içinde 200-250 bin Kaşğarlı Müslümanlar bulunduğunu kayd
etmiştir.
18. yüzyılda Buhara Hanlığında ortaya çıkan siyasi-ekonomik
çalkalanmalar bölgede yaşayan Karakalpakların Hokand Hanlığına göç etmesine
neden olmuştur. Belgelerde 100 bin civarında Karakalpak ailenin Fergana
vadisine göç ettiği belirtilmiştir. Karakalpaklar Sirderya nehri kıyılarına
yerleşerek yılkıcılıkla geçinmişlerdir.
Hokand’ın nüfusu
1879’da 18.400, 1926’da 68.400 iken bu sayı 1939’da 85.000, 1959’da 105.000,
1979’da 158.000 olmuş, 1986’da 169.000, 2004’te ise 211.000’i geçmiştir.
OSMANLI SALATANATI –
HOKAND HANLIĞI İLİŞKİLERİ
Osmanlı devleti, 16. yy.’den itibaren Türkistan’a ilgi göstermiş ve
özellikle Safevi-İran savaşları sırasında Orta Asya’daki Hive, Buhara,
Semerkand ve Hokand Hanlıklarına elçiler göndererek siyasi ilişkilerde
bulunmuştur. Buna karşılık adı geçen hanlıkların başında bulunan iktidar
sahipleri (Hanlar) de, 16. yy.’dan itibaren İran ve Rusya’ya karşı hem büyük
bir siyasi güç ve hem de Padişah’ın “İslam Halifesi” olmasının etkisiyle
Osmanlı Devleti’ne elçiler gönderme ihtiyacını hissetmişlerdir. Fakat
Osmanlı-Türkistan ilişkileri sadece siyasi olmayıp ilmi, ticari ve hac ile
ilgili faaliyetleri de kapsamış ve Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar devam
etmiştir. (Sarınay: 2004, V-VI)
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
tarafından yayımlanan “Osmanlı-Türkistan İlişkileri” kitabında Hokand’la ilgili
ondan fazla belge bulunmaktadır. Belgeler kültürel, askeri ve iktisadi
faaliyetlerle ilgili olup dönemi aydınlatma açısından gayet önemlidirler.
HOKAND’IN KARA GÜNÜ
Çarlık yönetiminin devrilmesinden sonra 25
Kasım 1917’de Orta Asya’nın Bolşeviklere karşı politikasını tespit etmek üzere
Hokand’da toplanan IV. Türkistan Müslümanları Kongresi’nin ardından Türkistan Millî Muhtariyeti ilân
edilmiştir. Ancak bu ilk Türkistan millî hükümetinin parası ve askeri yoktu.
Öte yandan Bolşeviklere karşı mücadele etmek için Buhara Hanlığına yapılan
başvuru da olumlu karşılanmamıştı. 1918 yılının başlarında Hokand’ı top ateşine
tutan Bolşevikler, Ermeni Taşnak birliklerinin de yardımıyla Şubat 1918’de
şehri yakıp halkı kılıçtan geçirdiler. (Konukçu: 2013, 218) Kaynaklarda Ermeni Taşnak örgütünün
Hokand’da asrın en büyük kıyımın gerçekleştirdiği yazılmıştır. Kızıl askerlerin ve
Ermeni Taşnak birliklerinin saldırıları sonucunda 10.000’den fazla Müslüman
katledilmişti. Görgü şahitleri savaş sırasında gerek Ruslar’ın gerekse
Taşnakların son derece vahşice davrandıklarını belirtmiştir. Pazar merkezini
ateşe ilk verenler Ermeni birlikleri olmuştu. Ardından bütün Eski şehir bölgesi
alevler içinde kalmıştı. 21 Şubat’ta yangın 15-20 km’den görülebilir hale
gelmişti. Yangın yaklaşık 15 gün devam etmişti. Şehirde yangını söndürebilecek
kimse kalmamıştı. Etrafı ceset kokusu sarmıştı. “Şehrin on ayrı bölgesinden
insanları parça parça ettiler. Cellâtlar insanlara hayvan muamelesi
yapıyorlardı. Kollarını, bacaklarını kestiler. Çocuklar ise cadi (kesici bir
alet), ile parçalandı. Taşnaklar Sözek, Hokand-Kışlak, Bazarkorgan köylerinde
oturanları kelimenin tam manasıyla katlettiler. Fergana Vadisi’ndeki 180 köy
ise tamamen harap olmuştu. Taşnak eşkıyaları 1918 yılında ve 1919’un ilk
çeyreğinde Margilan’da 7.000 , Andican’da 6.000, şehir merkezi tamamen ateşe
verilen Namangan’da 2.000 ve Bazarkorgan ile Hokand-Kışlak civarındaki köylerde
yaklaşık 4.500 insan katletmişlerdi.” (Hayit: 2006, 61-66)
HOKAND EDEBÎ MUHİTİ
Hokand şairler şehri olarak da ün kazanmış bir şehirdir. 19. yüzyılın
başlarında Hokand edebiyat, medeniyet, bilim, mimari, hattatlık, kitabet ve
sanat merkezi olarak gelişmeye başlamıştır. 300’e yakın şair ve muarrihin
yaşadığı bilinmektedir.
19. yüzyılın ikinci yarısı ve 20. yüzyılın başlarında Hokand edebi
muhiti Özbek halkının tefekkür tarzında büyük değişimi başlatan bir yenilikçi
ekol olarak da önem arz etmektedir. Bu dönemde Pisendî, Muhyî, Karî, Nisbetî,
Mukimî, Furkat, Yarî, Mevlevî Yoldaş, Zarî, Muheyyir, Racî, Muhsinî, Hamza,
Kemî, Hokandî, Hazinî ve benzeri onlarca
şairin etkisi sadece Hokand’la kısıtlı kalmayıp geniş Türkistan coğrafıyasının
düşünce akımını de etkilemişti. Nadirebegim, Uveysi, Dilşad Berna, Mahzuna,
Enber Atın, Leyli Hanım, Müşterî gibi kadın şairlerin oluşturduğu ekolun etkisi
Türkistan sınırlarını aştığı araştırmacılar tarafından çok dile getirilmiştir. Adı
geçen şairlerin eserlerinde tasavvuf, marifet, aydınlanma, fen, eğitim, kadın,
aile, ülkenin sosyal ve ekonomik sorunlarnın konu olarak seçildiği
görüülmektedir. Bununla birlikte Türkistan’da marifetçilik hareketi olarak
bilinen dönem de doğrudan Hokandlı şairler sayesinde ortaya çıkmıştır.
Marifetçiler “Türkistan’ın düştüğü içler açıcı durumun tek nedeni cahilliktir” diye bildiler ve
halkı aydınlatmak için adeta savaş başlattılar. Mukimî, Furkat, Muhyi gibi
marifetçi şairler birleşerek ülkedeki şairleri saray dışına çıkarmanın bir yolu
olarak Seyahatname türünü geliştirdikleri ve bu sayede ülke sorunlarını açık
bir şekilde dile getirdikleri bunun sonucunda Türkistan cedit hareketinin
başlanmasına zemin hazırladıkları edebiyat bilimcileri tarafından dile
getirilmiştir.
Köklü edebiyatı olan şehirde günümüzde de Özbek edebiyatının ünlü
isimleri, edebiyatı geçmişten geleceğe taşıyacak yazar ve şairler
bulunmaktadır. Ünlü yazar Abdullah Kahhar, Sabir Abdullah, Emin Ömerî gibi
onlarca yazarı dile getirmemiz mümkündür.
BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE HOKAND
Özbekistan bağımsızlığı yıllarında Hokand Fergana vadisinin en güzel
şehirlerinden biri, maneviyat ve medeniyet merkezi olarak itiraf edildi. Şehir
her açıdan gelişmeye başladı. Günümüzde
iki yüz binden fazla nüfuzu barındıran Hokand şehrinde 2 üniversite, 14 kolej
ve lise, 44 orta okul, 12 hastane ve 4 sanatoryum, 5 müzik ve tiyatro okulu, 7
kültürel faaliyetler evi, 19 kütüphane, 6 müze, 4 spor okulu, 3 büyük stadyum,
3 sahne ve büyük tören alanları bulunmaktadır.
SONUÇ
Fergana vadisinin güneybatısında yer alan
Hokand, Özbekistan’ın iktisadi, ticari, medeni ve edebi açıdan en önemli
merkezlerindendir. Hokand, sadece Fergana vadisinin ya da Özbekistan’ın değil,
Orta Asya’nın da en güzel şehirlerinden sayılır. Genel olarak, Özbekistan’da
120 şehir mevcuttur. Nüfuzu 100 binden fazla olan şehir ise 16 tanedir. Hokand,
211 bin kişiden oluşan nüfusu ile Fergana’da 3., Özbekistan genelinde 8. büyük
şehirdir. Çevresinde sulama sistemine dayalı tarımın yapıldığı şehirde sanayi
alanında ipekçilik, petrol, metalürji, yağ, mobilyacılık ve özellikle
pamukçuluk gelişmiş durumdadır. Özbeklerde “Oqqan daryo oqaveradi” (Akan derya
akmadan kalmaz) deyimi var. Bin yıllık tarihi olan şehir zaman zaman yıkılmış,
savaşlardan harabeye dönüşmüş. Buna rağmen yine ayağa kalkmayı başarmıştır. 21.
yüzyılda “köhne ve nevkıran” şehir olarak hızlı gelişmeye devam etmektedir.
Fergana vadisinde turizmin gelişmesiyle Özbekistan’ın en gözde şehri olacaktır.
KAYNAKLAR:
Belgelerle Osmanlı-Türkistan İlişkileri (16.-20. yy) Başbakanlık Devlet Arşivi Genel
Müdürlüğü), Ankara 2004.
HAYIT, Baymirza. Ruslara Karşı Basmacılar
Hareketi (Türkistan Türklüğü’nün Milli Mücadelesi). İstanbul: BKY
Yayınları. 2006. S: 61-66.
KONUKÇU, Enver. Hokand Hanlığı. İslam Ansiklopedisi. Cilt. 18. sayfa
218. Türkiye Diyanet Vakfı. İslam Araştırmalar Merkezi. İstanbul 2013.
Özbek Sovyet Entsiklopediyası, Taşkent 1976, XIV, 297.
POUJOL, Catherıne. Hokand. İslam Ansiklopedisi.
Cilt. 18. Türkiye Diyanet Vakfı. İslam Araştırmalar Merkezi.
İstanbul 2013.
SARINAY,
Yusuf. Önsöz. Belgelerle
Osmanlı-Türkistan İlişkileri (16.-20. yy) Başbakanlık Devlet Arşivi Genel
Müdürlüğü), Ankara 2004.
БАРТОЛЬД В. В. История културного
жизни Туркестана. Л. 1927.
БИЧУРИН, Н. Я. Собирание сведний
о народах, оботавших в Средний Азии в древные времена. Т. 2 М. 1950.
БОБОБЕКОВ, Х. Қўқон
тарихи. Т.1996.
Государствиная публичная
библотека имени Салтикова– Шчедрина С.–П. Ф. 1000 пост
1950 № 9/1,2.
Материалы по истории киргизов и
Киргизии. Вип. 1. М. 1973.
МУЛЛА ОЛИМ ХОЖИ Тарихи Туркистон. Қарши. 1992.
НАЛИВКИН В. П. Краткая истории
кокандского ханства. Казань 1896. с. 76.
İnternet ilişimleri:
Hazırlayan: Doç.Dr. Marufjon YULDASHEV
Teşekkürler https://duadualar.blogspot.com
YanıtlaSil