5.03.2015

Usman Azim



Özbekistan Halk Şairi Usman Azim 1950 yılında Özbekistan’a bağlı Surhanderya vilayetinin Gaza köyünde doğdu. 1972 yılında Taşkent Devlet Üniversitesinin Gazetecilik Bölümünden mezun olan genç şair ilk şiir kitabını İnasnı Anlama (1979) adıyla yayımladı. Bu kitabıyla birlikte ismini tüm ülkeye duyurmayı başardı. Radyo, gazete, dergi ve tiyatroda çalışmakla birlikte şiir, destan, hikaye, tiyatro ve sinema eserleri yazdı. Usman Azim Özbekistan Yazarlar Birliğinin bölüm başkanı, Özbekistan Cumhurbaşkanı divanında danışman ve bölüm müdürü gibi görevlerde bulundu. Usman Azim’in yayımlanmış kitaplarından bazıları şunlardır: Halet (1979), Akibet (1980), Közgü (1983), Suret Parçaları (1985), Ders (1985), Bahşiyane (1989), Uyganış Azabı (1991), Gussa (1994), Uzun Tün (1994), Yürek (2009), Fanus (2010), Kolaj (2010) vd. Usman Azim Türk, Ukrain, Rus ve diğer halk şairlerinin şiirlerini Özbekçeye yüksek maharetle çevirmiştir. Şairin Türkiye Türkçesine aktarılan aşağıdaki şiirleri 1995’te yayımlanan “Seçmeler” kitabından alınmıştır. 



Affet… Gece değil, ben karayım,
Yıldız ile gönlünün arasındayım.
Canım, gönlün mum misali titriyor,
Muma bağrım veremeden yastayım.

***

Gözlerin kara senin, kaşların kara,
Yüzlerin ak senin, gülüşün beyaz,
Elindeki minnet taşların kara,
Bana masum bakıp duruşun beyaz.

Unutuşun - kara, hicranın kara,
Özlemin bembeyaz, mektubun beyaz,
Gezdiğin öç ile şefkat yolları kara,
Bana bıraktığın dertlerin beyaz.

Akşamım, sabahım, zamanım kara,
Senin için döktüğüm gözyaşım beyaz.
Senin de benim de kaderim kara,
Otuz dört yaşında saçların beyaz.

İnan yürek aktır, karadır keder,
Ak-kara renkler var bizim bahçede.
Ben milyon renk adın bilirdim, inan
İkimiz de çok mutlu olduğumuz anda.

***

Yürek
Göğsümde bir kuş var - uçar durmadan
Yüksek-yükseklerde uçar - görür rüyalar.
Uçar yaralı olduğunu anlayamadan
Ve ölür bu kuş uçup giderken…

***

Her gece
Hatıran kalbime döner
Fetheder
Bir anda
Can ve cismimi
Dışarı çıkarım -
gece aydınlık…
O anda
Ağlarım
Söylerken ismini…

***
Sen uyuyorsun
Pencereden inen ay ışığı
Yavaş yavaş
Yorganına ulaşıyor

Dünyanın en güzel kadını
Ay ışıklarına örtünüp uyu
Ay ışıklarını kucaklayıp uyu
Benim özlediğim dudaklarını
Ay’ın dudaklarına değdirip uyu

Ben gelemem, yürek taşla dolu
Söyle, ne zaman cisimsiz olabilirim
Ay ışığı olmak mümkün mü, söyle?
Ve ne zaman Ay ışığı gibi ellerim
Siyah saçlarını okşar titreyerek?

Dünyanın en güzel kadını
Bir ömür mü gerekir yahu
Ay ışığına dönüşmek için…

Hayat Türküsü

Bahçedeki iki ağaç -
Birbirine intizar.
Sen bir ağaç,
Ben bir ağaç,
Yana yana tükendik, yar.

Ama bahar geldiğinde,
Açılmak gerekirmiş,
Gül açıp, meyve verip, yaprak döküp,
Saçılmak gerekirmiş.

Rüzgarlara gönlüm açtım,
Gül-yaprakların dilinde.
Rüzgarın avucunda getirdiği,
Her soluğun gönlümde.

Ama bahar geldiğinde,
Açılmak gerekirmiş,
Gül açıp, meyve verip, yaprak döküp,
Saçılmak gerekirmiş.

Toprağa bağlanmışım,
Köküm toprak altında.
Geceleri fısıldarım,
Bakıp boyu posuna.

Ama yaşamak gerkirmiş,
Açılmak da gerekirmiş,
Gül açıp, meyve verip, yaprak döküp,
Saçılmak da gerekirmiş.

Bahçedeki ikki ağaç -
Birbirine intizar.
Sen bir ağaç,
Ben bir ağaç,
Yana yana tükendik, yar.

***
Ben yorulup sana dayandım, hakiket,
Saat zil çalmakta
Konuşalım, gel.
Korkma,
Geçti, bitti bir günlük dehşet
Bugün İkinci Nisan,
Gerçek
İkinci Nisan…

***

Gönlümü verdim,
Ömrümü verdim.
Canımı verdim,
Yadsın bana.

Necat kadar,
Umut kadar,
Hayat kadar,
Yâdsın bana.

Şenlik kadar,
Şadlık kadar,
Visal kadar,
Uzaklardasın.

Sabır kadar,
Süküt kadar,
Ölüm kadar,
Feryatsın bana.
Aktaran: Marufcan Yoldaşev

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder